Tarih: 2007-03-20, 01:25:38 Mesaj konusu: Ne Olacak Halim???
Sen bu satırları okurken ben cok uzaklarda olacağım...
Böyle başlardı bütün bildiğimiz mektuplar,
Biliyormusun? Bu ikimizin hikayesi,
Şu anda nerdesin, ne yapmaktasın;
Bildiğim yerlerdemisin yoksa hiç görmediğim bir evin penceresinde mi,
Sevdiklerin özlemi sardımı nicedir kalbini,
Pişman mısın başlamadıkların için, iç cekiyorsundur şimdi
Düşünüpte yazmadığın yazıpta yollamadığın mektupları saklıyormusun hala,
Kafanda hep aynı cümle biliyorum ne olacak halim,
Ah, biriktirdiğimiz bütün hevesler nasılda hızla tükendiler.
En çok kimi özledin, en çok neyi bekledin?
Şimdi düşlediklerimin neresindesin...
Dedim ya.
Bu ikimizin hikayesi...
Islandımız bütün yağmurları, dudak kanatan kalpli sızı aşklarımızı,
Bizi buluşturan kaldırımları,
İşte bütün bunları bütün bunları yazıyorum.
Ben unutmadım diye
Hatırlıyormusun sonunu değiştirmediğimiz filmleri
Hayatın gerceğidir sandığımız kabullenilmiş yenikliği
Bir ağızdan söylediğimiz en kahraman cenkliği,
Büyürken vazgectiklerimizi yada vazgeçittirdikleri seyleri,
Ne Olacak Halim...
Çabuk mu büyüdük dersin
Biliyorum..
NE Olacak Halim...
Sen bu satırları okurken, ben nerde olacağım kim bilir.
Neleri bırakmış olacağım birde,
Ne aşkları
Ne başlangıçları
Ne ayrılıkları tıpkı senin gibi.
Biliyormusun...
Tek sorum var kendimle şimdi
ANLAR
Eğer şu dünyaya tekrar gelseydim,
Çok daha fazla hata yapardım
Bu denli mükemmel olmaya çalışmaz
Daha adam sendeci davranırdım
Hayattan daha çok keyif almayı denerdim
Ciddi şeylerle bu kadar çok uğraşmazdım
Temiz, titiz olmayı o kadar da takmazdım
Daha çok risk alır, daha çok seyahate çıkar,
Şafağın söküşünü daha çok seyreder, dağlara tırmanır
Nehirlerde daha çok yüzerdim
Görmediğim yerler daha çok giderdim
Daha az bezelye ama daha çok dondurma yerdim
Daha çok gerçek sorunum, daha az uyduruk derdim olurdu
Hayatı hep gerçekçi ve verimli yaşayanlardan olurdum
Mutlu anlarımda olmadı değil elbette
Ama eğer geriye dönmek mümkün olsaydı
Sadece mutlu anlarım olmasına özen gösterirdim
Bilmiyorsanız söyleyeyim; hayat şunlardan oluşur,
Sadece anlardan… Şimdi'yi kaçırmayın
Eskiden hiç bir yere termometresiz, matarasız, şemsiyesiz
Ve paraşütsüz gitmezdim
Eğer dünyaya tekrar gelseydim, bahar yürüyüşlerime
Ayakkabısız başlar ve bütün yazı çıplak ayakla geçirirdim
Bir kez daha yaşama şansım olsaydı eğer,
Bilinmeyen yollardan seyahat eder
Güneşin doğuşundan daha çok keyif alır,
Çocuklarla daha çok oynardım
Ne yazık !… Şimdi 85 yaşındayım, artık bütün bunları ve de
Ölmekte olduğumu biliyorum
Kayıt: Jan 23, 2007 Mesajlar: 17 Nerden: kastamonu
Tarih: 2007-03-31, 10:39:20 Mesaj konusu: Yetemezsin Sen Bu Sevgiye
Nasıl bir günümdeyim bilemezsin,
Her yerde sen, her yerde hayalin,
Konuş diyorum, susuyorsun,
Gül biraz diyorum, kızıyorsun
Anlamsız öfkeleniyorsun
Umulmadık anlarda küfürler savuruyorsun
Elimi uzatıyorum, gelmiyorsun
Sev diyorum
Arkana bakmadan gidiyorsun
Ey can(!)
Bağırıyorum, duymuyorsun
Seni seviyorum diyorum
Gene de çekip gidiyorsun..
Gitme demeyeceğim bu gidişte
Git diyorum sana ebediyete
Yapamazsın sen benim sevgimle
Yaşamak isterim bu aşkı sonsuz derinlikte
Ama yetemezsin sen bu sevgiye
Ellerinin dokunduğu yer susar
Dudaklarının öptüğü yer ağlar
Yetemezsin sen bu sevgiye
Dokunduğumda tenim ürpermeyecek
Seni ölesiye isteyecek
Yapabilir misin?
Yaparsın da yapabilir misin?
Yaşayabilirsin de;
Hissedebilir misin beni içinde
Aslında yetersin sen bu sevgiye!!!
Elde Edilişi: Aşkı elde etmek için türlü yöntemler vardır. Birinci yöntem için ilkel maddeler,para,bir çift söz ve bir çift kesici gözdür. Fakat bu yöntem pahalı olduğu için, endüstride başka yollarla elde edilir. Özellikle orta insanlar arasında aşk, parasız-pulsuz, belirli bir süre "gözleme" yardımı ile elde edilir. Bu şekilde elde edilen aşk saf değildir. Çeşitli randevularla kristalleştirilir ve daha sonra saf olarak elde edilir.
Fiziki Özellikleri: Pembe renkli kristallerden olusur. Kalpte yerleşir. Keskin lezzetlidir. Özellikle iç organlarda hissedilir. İlk resmi tanımı Adem ile Havva tarafından yapılmış, sonra insanlar tarafından geliştirilmiştir.
Kimyasal Özellikleri: Kaba sözlerden alınır. Formülü hemen değişir. Aslında aşk dayanıklı bir madde değildir. Parasızlık, sefillik, yalancılıkla "geçimsiz" bir ilaçtır.
Saflık Muayenesi: Aşkın ne ölçüde "saf" olduğunu anlamak için ihanet, aldatma, matrak geçmeyle ne ölçüde dayanıklı olduğu anlaşılır.
Miktar Tayini: Aşk enjekte edilmiş ve hassas tartılmış bir insan, bir haftada kilo kaybederse bu uluslararası ölçülere göre en az Romeo-Juliet, Türk ölçülerine göre Leyla Mecnun aşkına eşittir.
Kullanışı: Nisan ve nikahta az dozlarla alınmalı, fazla miktarı, magandalardan para kopartmada kullanIılır. Aşk çeşitli biçimlerde görülebilir. Bilim aşkı, sanat aşkı, doğa aşkı gibi..
Teşhisi: Kalp çarpıntısı. Uçma hissi, gözlerde kararma, sevdiğinden başkasını görememe şeklinde özel bir körlük. Mantık kaybı. Uykusuzluk, iştahsızlık, terleme..
Kullanışı: Kalbi hızlandırmak için, alçak dozda.Sinir sistemini uyarmak için yüksek dozda. Moral ve cesaret verici neşelendirici. Ancak belli dozu yoktur. Hiç alınmazsa kişide kompleks yaratır.Yüksek dozda öldürücü, alçak dozda guldurucu etkisi vardIr.
İlacın Reklamı İçin Uygun Slogan: Karanfilim ez beni, çift kanatlı tülbentten süz beni, sen kalem ol ben divit, reçeteye yaz beni...
Tarih: 2007-04-04, 09:32:58 Mesaj konusu: EY ZALİM...
Ne verdin can alıcı bakışlarından başka?
Sanamı kalacaktı ömrümü talan etmek?
Ey zalim,sevgi tohumu değilmiş sözlerin,
Koca bir çınara döndükten sonra anladım yazık...
Yazık,kırılan dallarına sevdanın...
Bir ayrılık ertesini gösterir şimdi zaman
Cinnet geçirir duygularım körü körüne,
Ve bir aşkın ertesini gösterir şimdi zaman,
Ve bir aşkın daha son buluşudur bu...
Cinayet saatidir yani yazılan bu son şiirle,
Ağacı hazır,sehpası hazır,mağduru hazır...
Son darbeyi bekler gözleri kapalı,
Hadi durma! kan damlasın saflığa,
Şairler,şiirler ağlasın arkamdan
BENİ İDAM EDİŞİNDEN SONRA... _________________ ali usta
Kayıt: May 01, 2007 Mesajlar: 39 Nerden: tosya yazıcam
Tarih: 2007-08-15, 02:48:42 Mesaj konusu:
kelebek bana mucizeyi çağrıştırıyor...ve mucizesini bırakıp gitmeyi...kelebekler kötülük,çirkinlik ve kabalığı kaldıramazlar...onlaraASLA egemen olamazsınız...onlara sahip olduğunuzu düşündüğünüz an ve böyle davrandığınız zaman bir gün uçar giderler...onu mahkum edip uçmasına izin vermezseniz;belki uçamazlar ama solarlar...mucizelerini kaybederler..işte o zaman ölürler...
yüreği ezmek değildi
onunki...
alıştırmadan gitmekti...
giderkende son mucizesini bırakmak...
ömürleri üç gün bilinir...oysa kelebekler doğum ertesi ölürler...
doğumları bahar ölümleri güzdür...
süre neki aradaki...sadece üç gün...
doğum...yaşam...ölüm...
insanoğlu
süregiden bir yanlızlık içinde...
içine girip kapandığı kozada...
kurumasınıda bilmiyor...
KELEBEK olup uçmasınıda...
Acimasizca geçip giden zamandan geriye kalan sadece yanlizliklarimiz
Yaslanan Birgün Bugün. Bavulu Topluyor Ve Son Vedasi Tipki Dün Gibi, Köseye Çekilip Agliyor, Bense Yarina Penceremden Bakma Gafletindeyim. Gözlerim Dolu Ve Ellerim Tutuklu Yüzüme.
Dudaklarim Kilitli, Hosçakal Bugün!..Sen De Yolcusun Dünlerimde Sorgusun Ve 24lük Yorgunsun Git De Dinlen Gidenlerle Yarinim Kapida Bekliyor Ve Son Veda Zamani _________________ kadir
Ölüm kadar zordu gözlerin
Ne benim oldular, ne aklımdan çıktılar.
Son kadehlerim oldun bazen
Bazen yeni bir sigarayı yakış sebebim
Şimdi ellerinden uzak olduğum kadar uzağım kendimden,
Hiç bitmemiş siyah beyaz bir puzzle gibi hayat
Parçaları birleştirmeye korkuyorum
Bitince sen çıkarsın diye titriyor ellerim.
Ölüm kadar zordu ellerin
Ne benim oldular, ne aklımdan çıktılar.
Ayrılık şarkıları oldun bazen
Bazen buralardan kaçış sebebim
Şimdi beyazlar dans ediyor saçlarımda
Seyretmediğim siyah beyaz bir film gibi hayat
Seyretmeye korkuyorum
Bitince sen çıkarsın diye dinmiyor gözlerim
Ölüm kadar zordu gidişin
Ne benim oldun ne aklımdan çıktın. _________________ KADİR
Kayıt: May 01, 2007 Mesajlar: 39 Nerden: tosya yazıcam
Tarih: 2007-08-18, 23:59:37 Mesaj konusu:
bir sabah ürkek, mahcup
kapına gelsem,
uyandırsam seni kuşlardan önce
gün ağarıyorken.
sevinir misin beni görünce?
yaşarken sabahın sessizliğini
şaşırır, telaşlanır mısın?
gösterir misin sevindiğini?
anlatır mı yüzünün her çizgisi,
sevildiğimi...
bir sabah, yorgun argın
henüz güneş doğmadan
toplasam tüm cesaretimi
ve umutlarımı alıp yanıma.
gelsem kapına.
yalnızlığımı,
bir de sensizliğimi
bıraksam avuçlarına.
soran gözlerle bakar mısın yüzüme?
yoksa güler mi göz bebeklerin
gösterir misin mutluluğunu?
söyler misin beni ne çok özlediğini?
gün doğarken
bölsem tatlı uykunu
hiç beklemediğin bir anda,
saçlarım uçuşarak
geliversem seher yeliyle
bir serçenin gelişi gibi
habersizce konuversem dallarına.
ürkek ve mahcup
bıraksam kendimi kollarına
sıkıca sarılıp kucaklar mısın?
sabah ayazı titretirken içimi
gelsem diyorum,
hiç beklemediğin bir sabah.
ısıtır mısın bakışlarınla yüreğimi?
ama hiç sormadan
‘’nerelerdeydin?’’diye
sitem etmeden,
oturtup baş köşeye
bir çay koyup ocağa
ellerin ellerimde, güler yüzünle,
‘’ne iyi ettin de geldin’’ der misin?
bir sabah diyorum, gelsem kapına.
yeni doğan günle birlikte
yeni umutlar doğsa içimize
özlemler bitse
dalgalar şarkı söylese
biz konuşmasak
gözlerimiz konuşsa.
anlatsalar ölümsüz sevgimizi
söyle, istemez misin?..
bir sabah diyorum, gelsem kapına..... _________________ kadir
Kayıt: May 01, 2007 Mesajlar: 39 Nerden: tosya yazıcam
Tarih: 2007-08-19, 00:00:19 Mesaj konusu: Bir Çiçek Aldım
Dün gece yine yalnızdım
Sokaga çıktım
Ve kendime bir çiçek aldım
Kendim almamış gibi yürüdüm sokaklarda
Ve yalnız degilmişim gibi düşündüm
Ama her gece gibi
Dün gece de yalnızdım
Ve kendime bir çiçek aldım
Bir saat geri alınmış saatler
Ben geri almadım
Ve bir saat daha yalnız kalmadım
Bir masaya oturdum
iki çay ısmarladım
Ben içtim
sen soguttun
sana söyleyecegim her şeyi yuttum
çok dert etmedim
çünkü yoktun
dün gece yine yalnızdım
rahat agladım
yoklugundan gizlemedim gözyaşlarımı
ve lambaları hiç karartmadım
dün gece
her gece gibi yalnızdım
sokaga çıktım
ve kendime bir çiçek aldım
sen sandım
Koklamadım _________________ kadir
öyle yalnızlıklar gördümki senden önce
hiç biri yaşatmadı böyle kendini
acıtmadı gecelerce ağlatmadı
ve ben böyle ıssızlığın çığlıklarını hç duymadım
her sesi sana yordum her rengi sende buldum
seni aradım duyduğum sesle avundum ama yıne yoktun
ve sabahlar.
gecenın teslimiydi belkide acısıydı tum tesellilerin
belkide hesabıydı geçmiş koca ömrün
rengim siyahtı hayat ise senin ödülün
aklımdaydın yıne o sokaklarda gezerken
evet belkıde sarhoş oldum gecelerce
bir su damlası gibi koca denizlerde
ya da bir kum tanesi yalnız kumsallarda
dilimin ucunda hep sen ama yaşadığım hayalin
sevda kocaman bir yalan dillere düşen bir ateş belkide
yüreğimi koydum sana ben tüm benliğimle
derinden öyle yırtarak öyle sırılsıklam
çığlık çığlığa aşık oldum sana ben
hayatımı sana verdim öylesine değil erkekçe
doğmamış çocuğumuzun adını koyduk
her yağmurda onu andık senınle
sen sen öylece yatardın omuzuma
tüm dünyaya küser ikimizde belki
ölürdük o anda ama sen unuttun şimdi beni
verdiğin sözleri,ne o yoksa ağladınmı
ağlama ben sana hala vurgun hala aşık
hala sana ait ve verdiğim sözdeyim hayata dair
ölmicem ayrılmıcam hayattan sana söz verdim
ama sorma sakın
aslında o an öldüm o son bakışınla
vurdun beni hayata bağlayan her şeyi kopardın
mezarıma bakıyorum son kurşun silahımda
boynumda vebalim göz yaşlarım hala yanaklarımda
dönmezsin bilirim bedenin ağır kalır yaşamda
belkide gitmeliyim şimdi bir daha dönmemek üzere
tutamadığım sözümle bulamadığım kendimle
ağlamadan yine erkekçe ölüyorum
zaten ölü olan ruhum bedenimide çekiyor içine
sus sakın ağlama çünki ben yine sana aşık
yine sana vurgun yine seninim _________________ KADİR
Bu forumda yeni konular açamazsınız Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı değiştiremezsiniz Bu forumdaki mesajlarınızı silemezsiniz Bu forumdaki anketlerde oy kullanamazsınız
Türkiye Kastamonu Tosya Karşıyaka Mahallesinden. Son dakika Haberleri Forum Sohbet Firma Rehberi Karşıyaka mahallesi Resimleri Üye Resimleri video üye videoları Haberler Özel Album
TOSYA Karşıyaka Mahallesinin Dünyaya acılan Penceresi